Alanya Kalesi, muhteşem tarihi zenginliği ve olağanüstü doğal güzelliği ile büyüleyici bir gezi noktasıdır. Denizden ve karadan zor ulaşılabilirliği ve doğal korunaklı oluşu nedeniyle tarihi boyunca kesintisiz yerleşim görmüş ve en iyi korunmuş kalelerden biri olarak ayakta kalmıştır.

Kentin simgesi haline gelmiş sekizgen planlı yapı, 13. yüzyıl Selçuklu eseridir ve 1226 yılında Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından Sinop Kalesi'ni inşa eden Halepli yapı ustası Ebu Ali Reha el Kettani'ye yaptırılmıştır.

Mavi Bayraklı olan bu plaj, kumsalını yarımadanın eteklerine sıkıca yerleştirmiştir. Doğal bir havuz havasındaki bu plaj, Mısır kraliçesi Kleopatra ile Roma İmparatoru Antonius'un burada yüzdüğü efsanesiyle ünlüdür. Plajın yarımadaya doğru uzanan ve iri taşlardan oluşan küçük koyu, Kleopatra adını taşır.

Damlataş Mağarası, Türkiye'nin turizme ilk kez açılan mağarası olma unvanını taşır. 1948 yılında Alanya Kalesi'nin batı kıyısında, liman inşaatında kullanılmak üzere taş ocağı açılırken tesadüfen keşfedilmiştir. Mağaranın girişi, büyüleyici güzelliğin sizi karşıladığı 50 metrelik bir geçitle başlar.

Dim Mağarası, 4 ayrı galeriden oluşur ve yaklaşık 360 metre uzunluğa sahiptir. Mağara, yatay bir yapıya sahiptir ve genellikle 10-15 metre genişlik ve yükseklikte galerilerden meydana gelir. Mağara içi, göz alıcı sarkıt, dikit ve traverten oluşumları ile süslüdür.

Alanya Marina, kendine özgü bir denizcilik deneyimi sunan temalı teknelerle ünlüdür. Özellikle Viking ve Korsan temalı tekneler, ilçenin marinasını renklendirir ve ziyaretçilere unutulmaz bir görsel şölen sunar. Bu farklı konsept tekneler, en küçük ayrıntısına kadar özenle dekore edilmişlerdir ve denizde gerçek bir macera atmosferi yaratır.

Antalya'nın benzersiz güzelliklerinden biri olan Dim Çayı, Alanya'nın merkezine sadece 6 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Bu doğal cennet, Toros Dağları'nın eteklerinden doğarak yaklaşık 60 kilometrelik bir yolculukla Akdeniz'e ulaşıyor.

Sapadere Kanyonu, yaklaşık 750 metre uzunluğunda ve 400 metre yüksekliğindedir. Kanyon üzerine inşa edilen çelik destekli yürüyüş yolu ve girişteki mesire yeri, kır gazinosu gibi tesislerle birlikte Sapadere Çayı'nın çıkış noktasında yer almaktadır. Bu yatırımlar, kanyonu turistik bir cazibe merkezi haline getirmiştir.

Alanya Teleferik, tüm tarihi zenginlikleriyle bezeli bu güzel ilçenin muhteşem manzarasını keşfetmek isteyenlere eşsiz bir fırsat sunuyor. Damlataş İstasyonu'ndan başlayarak, Alanya Kalesi'nin Ehmedek Kapısı'na kadar uzanan bu 900 metrelik yolculuk, unutulmaz anlar yaşamanızı sağlayacak.

Cüceler Mağarası'na dair ilginç rivayetler ve muazzam doğal güzelliklerle dolu bir hikaye var. Rivayetlere göre, 1900'lerde Tırılar Köyü'nde yaşayan bir cüce, ailesinin şiddetine maruz kaldıktan sonra bu mağaraya sığınır. Bir çoban, cücenin mağarada olduğunu fark eder ve ailesine haber verir. Aile, cüceyi kurtarır, ve bu olay sonrasında mağara "Cüceler Mağarası" olarak adlandırılır.

Alanya Tersanesi, Anadolu Selçuklu Sultanı 1. Alaeddin Keykubad tarafından 1228 yılında Akdeniz'deki ilk tersane olarak inşa edilmiştir. Bu tersane, Kızılkule'nin yakınında yer almaktadır ve 1. Alaeddin Keykubad'ı "İki Denizin Sultanı" unvanını kazandırmıştır.

Alanya'da bulunan müze, 14 kapalı ve bir açık teşhir salonuna sahiptir. Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nden getirilen eserlerle Tunç Çağı, Urartu, Frig, ve Lidya dönemlerine ait eserleri içeren bir koleksiyona ev sahipliği yapar.

Ulaş Plajı, Alanya'nın eşsiz güzellikteki sahil bölgelerinden biridir. Plaj, kara yolunun hemen yanında yer alır ve özellikle yaz aylarında doğa ile iç içe bir piknik ve deniz keyfi yaşamak isteyenler için ideal bir destinasyondur.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde, 1880 yılında Fransız müteahhitler tarafından inşa edilen Alanya Feneri, Akdeniz'de seyreden gemilere yönlendirme sağlayan önemli bir rotanın işaretidir. Bu tarihi yapı, adeta Alanya Kalesi'nin bir parçası gibi görünerek bu büyüleyici kaleyle bir bütünlük oluşturur. Alanya Feneri, Alanya'nın en yüksek tepe noktasına inşa edilmiştir ve eski tarihi kalenin zirvesinde yer almaktadır.

Alanya'nın İncekum mesire alanları, deniz ve ormanın muhteşem bir buluşmasını sunarak bu bölgeyi özel kılıyor. İncekum'un temiz ve sığ denizi, ince kumu, piknik yapmayı ve deniz keyfi yapmayı düşünenler için mükemmel bir seçenek sunuyor.

Damlataş Mağarası'nın hemen önünde, Alanya Kalesi'nin eteklerinde yer alan Damlataş Plajı, Alanya'nın plajlarının güzellikleriyle göz kamaştıran bir bölgesidir. İnce ve temiz kumuyla bu plajlar, adeta bir cennetten kopmuş gibi görünür. Bu güzel plajların arkasında, turistlere hizmet veren birçok otel bulunmaktadır.

Alanya Tophane Mahallesi, muhteşem bir manzaraya sahip bir konumda bulunur ve geleneksel mimarisi ve zengin tarihi dokusuyla dikkat çeker. Son yıllarda artan restorasyon çalışmaları ile daha da önem kazanan bu mahalle, oldukça eğimli bir araziye kurulmuştur ve evlerinin tamamı denizi görmektedir.

Syedra Antik Kent, Kilikya Bölgesi'nde bulunan ve antik dönemde "Syedreon" adıyla bilinen bir kenttir. Roma İmparatoru Tiberius döneminde bu adı kullanan kent, surlarla çevrili ve iki büyük cadde tarafından kesilen bir plana sahiptir. Kentin girişi büyük bir anıtsal kapıdan yapılır, su ihtiyacı doğal kaynaklardan sağlanır ve su sarnıçlarıyla depolanır.

Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından 1232 yılında yeniden inşa edilen Alara Kalesi, tarihi Bizans kalıntılarını koruyarak bugünkü muazzam görünümünü kazandırmıştır. Kale, dönemindeki ana ticaret yolunu ve özellikle Alara Han'ı koruma amacıyla inşa edilmiştir. O dönemde, ticaret gemilerinin kale önlerine kadar geldiği düşünülmektedir.

İotape, Kilikya sahilinde tarihi bir şehir olup adını M.S. 38-72 yılları arasında yaşamış olan Kommagene Kralı IV. Antiochus'un eşi Iotape'den almıştır. Bu antik kent, Roma İmparatorları Trajan'dan Valerian'a kadar olan dönemde kendi adına sikke bastırmıştır. Şehir, denize doğru uzanan yüksek bir burun üzerine inşa edilmiş ve akropol olarak hizmet vermiştir.

Moloz taş ve tuğla malzemelerle inşa edilen bu özel yapının ana girişi doğu yönündedir. Tuğla işçiliğiyle süslenmiş olan eyvan, avluya geçiş sağlar. Girişin tam karşısında ise tuğla duvarlarla çevrili, tavanında bir ışıklandırma sistemi bulunan bir iç mekan bulunur.

Alaaddin Keykubat tarafından 13. yüzyılın ilk yarısında inşa edilen özel bir yapı olan camii, bir yıldırım düşmesi sonucu hasar gördü. Ancak bu zararı telafi etmek için Kanuni Sultan Süleyman döneminde, mevcut malzemelerin büyük ölçüde kullanıldığı bir restore edilmiştir.

Kargıcak Plajı, ince kumlu ancak bazı bölgelerde küçük taşlar da bulunabilen bir kum yapısına sahiptir. Denizin bazı alanlarında kayalıklar olsa da temizlenmiş bölgelerde rahatlıkla denize girilebilir. Deniz ayakkabısı kullananlar için ise bu plaj her yerden kolayca denize girilebilecek bir seçenek sunar.

Dikdörtgen planlı bu tarihi yapının doğusunda, gözetleme kulesini andıran bir minare bulunmaktadır. On bölmeli han tipindeki bu yapının tamamı sağlam taşlarla inşa edilmiştir. Kuzey ve güney duvarları, üstü açık beşik örtüsü ile kaplanmıştır ve dıştan eklenen payandalarla desteklenmiştir.

Alara Han, eski Konya kervan yolu üzerindeki ilk konaklama yeri olarak inşa edilmiş olup, büyük bir kesme taşlarla yapılmış 2.000 m² alanı kapsar. 1231 yılında inşa edilen bu han, günümüzde restore edilmiş bir restoran ve alışveriş merkezi olarak kullanılmaktadır. Hanın nöbetçi kulübesi hala işlevini sürdürmektedir.

Alanya Seyir Terası, Alanya'yı kuşbakışı izleme şansı sunuyor. Yavaş yavaş inşa edilmiş olması, Alanya'nın farklı perspektiflerden keşfedilmesine imkan tanıyor ve bu da ziyaretçilere büyük bir zevk sağlıyor. Seyir terası, sıradışı bir manzara ile görenleri büyüleyen bir nokta.

Mağaranın tavanı yaklaşık 78 metre yüksekliğindedir. Tarih boyunca, bu mağara korsanlar tarafından ganimetlerin depolandığı bir yer olarak kullanılmıştır. Korsanlar, kaçırdıkları kızları bu mağarada sakladıkları ve bazı rivayetlere göre bu mağaranın Alanya Kalesi ile bir tünelle bağlantılı olduğu ve ganimetlerin ve kaçırılan kızların bu yolla kaleye taşındığı söylenmektedir.

Alanya'ya bağlı Oba beldesinin doğusunda konumlanan eşsiz güzellikteki Portakal Plajı, yaklaşık 1 kilometre uzunluğundadır. Bu Akdeniz Bölgesi plajı, diğer birçok Alanya plajı gibi gururla mavi bayrak taşımaktadır.

Susuz Dağı yamacında konumlanan antik kent, yaygın olarak 'Susuz Ayasofya' olarak adlandırılmaktadır. Helenistik Dönem, Roma Dönemi ve Bizans Dönemi kalıntılarına ev sahipliği yapan bu antik kent, bir vadide yer almaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün 18 Şubat 1935 tarihinde Alanya ziyaretinde konakladığı ev, sahibi Tevfik Azakoğlu tarafından Kültür Bakanlığı'na bağışlanarak 1987 yılında müze olarak düzenlenmiştir. Bahçe içinde yer alan üç katlı bina, 19. yüzyıl Türk mimarisinin özelliklerini yansıtmaktadır.

Kestel Plajı, gün batımını izlemek ve muazzam manzaraların tadını çıkarmak için mükemmel bir seçenek sunar. Alanya Kalesi'nin karşısında konumlanmış olması, özellikle akşam saatlerinde olağanüstü manzaralar sağlar ve fotoğrafçılar için büyüleyici kareler sunar.

Şehir merkezine uzak olması nedeniyle diğer plajlara göre daha sakin bir atmosfere sahip olan Mahmutlar Plajı, hem kumluk hem de kayalık alanları içinde barındırır. Bu özelliği sayesinde yüksek sezonda bile nüfusu seyrek kalır, ziyaretçilere huzurlu bir deneyim sunar.

Çarşı kültürü, tarihi bir geçmişe sahiptir ve genellikle farklı ürünlerin satıldığı dükkanları içerir. Bu çarşıları gezmek, çeşitli eşyaların sergilendiği dükkanları keşfetmek oldukça keyifli bir deneyim sunar.

Köprünün Roma Döneminden kalma olduğu kesin olarak belirtilse de, şu ana kadar kesin bir yapım tarihi tespit edilememiştir. Bazı kaynaklarda köprünün yaklaşık 1800 yıllık olduğu rivayet edilse de bu bilgi henüz doğrulanmamıştır.

Antiocheia Ad Cragum Antik Kenti'nin sahilinde bulunan Delik Deniz ve Kral Koyu, antik kentin kalıntılarının hemen yanında konumlanmış doğal güzelliklerdir. Antik Dönem'de burada denize girdiğine inanılan 1. Antiochos'un etkisiyle Kral Koyu olarak adlandırılmıştır.

Bu mağara, yapılan çalışmalar sonucunda hala oluşum sürecini sürdüren eşsiz bir doğal oluşum olarak bilinir. Mağara içindeki tüneller aracılığıyla farklı odalara erişebilmek mümkündür, ve mağara yaklaşık 4 kilometre uzunluğuna sahiptir. Ziyaretçilerin gezebileceği kısmı 450 metre ile sınırlıdır ve bu mağara, yaklaşık 5 milyon yıl önce oluşmaya başladığı tahmin edilmektedir.

Manavgat Şelalesi, Manavgat Çayı'nın sularının coşkuyla aşağıya döküldüğü muhteşem bir manzara sunar. Şelale, Manavgat Çayı'nın her iki tarafından da ziyaret edilebilir. Ancak en popüler ziyaret yeri, Manavgat Belediyesi tarafından düzenlenen ve ücretli girişe sahip olan park alanıdır.

Antik dönemde Pamfilya'nın önde gelen liman kentlerinden biri olan Side, bugünkü Antalya'nın 80 km doğusunda ve Manavgat'ın 7 km güneybatısında yer almaktadır. İsmi, "nar" anlamına gelen eski Side dilinden gelir, bu da bereketi simgeler.